Yıllar sonra ilk defa bu sene, hem de iki kez Kandıra’nın Cebeci sahiline yolum düştü. İlki eşim Merve ve bizim kerata Mehmet Selim ile gittiğimiz zamandı. Bir de dün, Kocaeli eTwinning temsilcileri olarak Cebeci Öğretmenevi’nde Kandıra İlçe Milli Eğitim Müdürü İhsan Özkan müdürümün misafiri olduk.
Denizi, uzunca sahili ve sahil boyunca uzayan yürüyüş yolu ile Cebeci benim Kandıra’nın pek sevdiğim yeridir.
Eskiden ailece tatile giderdik Cebeci’ye. Hatta özel olarak anımsadığım şeyler dahi var. Ne vakit Cebeci bahsi açılsa zihnim beni 2003 yazına götürür. Yine ailece tatilde olduğumuz bir zamana. Anımsıyorum. Yıldız Tilbe’nin Yürü Anca Gidersin kasedi yeni çıkmış, korsan kasetçi bangır bangır “ama evlisin” çalıyor pansiyonun önünde. Bütün kasedi çalıyor, “ama evlisin”e gelince üç beş kere döndürüyordu. Hafta boyunca her akşam dinleyince albümün tamamını ezberledim. Hâlen ezberimde.
Yahu nasıl iş! Korsan kasetçi mesaj verecek diye bütün tatil deniz, kum, güneş ve kederle geçti.
Dün gittiğimde epeyce sakindi Cebeci. Hafta sonu olsa bırakın araç park etmeyi, adım atmaya yer bulamazdım.
Esasında çok güzel bir planım vardı. Sabah erkenden Cebeci’ye gidip denize tepeden bakan bir yere konuşlanıp sırt çantama yüklediğim kahvaltımı yapıp, kahvemi içecektim ama Kandıra Anadolu Lisesi’nde uzun vakit geçirince bu plan suya düştü. Sahil şeridini dipten başa yürümekle yetindim. O bile 70 kilometre, yılankavi yollarda direksiyon sallamama değdi!
Toplantıdan sonra kahvemi demleyip denize nazır bir banka oturdum ve denizi seyre daldım.
Başkası olsa denize girmeden dönmezdi. Hele bu kadar yol gelmişken! Ben ise seyretmeyi seviyorum. Seyretmek, dinlemek.
Gözüm içinde deniz geçen şarkılara da ilişti elbette.
“Denize doğru… Denize doğru…
Düşlerimde bile kaçtım denize doğru”
Derken yol göründü. En çok yoranı da geri dönmek. Arabanın bagajında çadırım, tulumum, kamp için ne gerekliyse hepsi vardı. Ama ertesi gün de iş vardı. Ve kavuşmak için dakikaları kovaladığım evim, eşim, evladım.