İsmail Hakkı Aydın ile dolmakalem üzerine bir söyleşiden: Biz Trabzonluyuz. Trabzonlular silaha düşkündür. Sekiz, dokuz yaşlarında babamdan silah istedim. “Bana bir tane tabanca al,” dedim. “Olur oğlum,” dedi. Babam akşam bir kutu getirdi bana. “Al oğlum, tabancanı getirdim,” dedi. Açtım baktım hafif. Sonra açtım içinden bir kutu daha çıktı. Sonra içinden bir dolma kalem çıktı....
Galen Leather ile tanıştığımda kış boyu kar altında kalan, karın yağmayı bilip, kalkmayı bilmediği bir dağ kasabasında, Kastamonu’nun Küre ilçesinde öğretmendim. Her gününü özlediğim Küre günlerimde bir meşgale edinmiş, “bir öğretmenin muhakkak dolma kalemi olmalı,” düşüncesiyle dolma kalemlere merak sarmıştım. Tabi meselenin kalemle bitmeyeceğini anlamam uzun sürmedi. Mürekkepler, kalemlikler… Genişledikçe genişledi ilgi alanım. İşte o...
“Dolmakalemle yazmak, evvelâ bir tutkudur. Tutku ile hırsı birbiriyle karıştıranlar var. Hemen ayıralım: Tutku kalpten, hırs akıldan gelir. Dolmakalem, titizliği de beraberinde getirir. Dikkatin yanına rikkati ekler. Harfler nefes alır, adeta canlanır. Tükenmez kalem icat edilince dolmakalemin tahtı biraz sallanıyor. Sonuç? ‘Beyler daim bey olur.'” İbrahim Tenekeci Geldik Sayılır kitabından.
Dolma kalemler ve yazı araçlarıyla alakalı röportajları, denemeleri, anıları okurken illâ değinilen bir başlık vardır: Dolma kalem yahut kırtasiye merakı nerede başladı? Bu soruyu ben de kendime sordum. Kırtasiye merakım nerede, nasıl başladı ve nasıl dolma kaleme yöneldi? Olabildiğince geçmişe gidip en eski anıyı çekip çıkarmak istiyorum ama zorlanıyorum. Oldum olası kırtasiye merakım olmuştur ama...
Yazma serüvenime dolma kalemler eşlik etmezden evvel düzensiz notlar tutardım. Hayatıma etki etmiş bazı önemli zamanlarda birkaç paragraf yazardım. O kadar. 2016’dan, yani öğretmen olarak Kastamonu’ya gittiğim yıldan itibaren günü gününe, bir iki satır da olsa yazmayı alışkanlık haline getirdim. Hayattan göçtükten sonra anıları basılacak kadar büyük bir hayat yaşamayacağız çoğumuz ancak çocuklarıma, torunlarıma göz...
Tomoe River kimi dolma kalem kullanıcılarına göre bir efsane, kimilerine göre ise fazlasıyla abartılmış bir kağıt. Benim içinse uzun zaman başka kağıtlarda aradığım mutluluğu bana veren, hiçbir koşulda beni üzmemiş olan vefalı bir arkadaş. Gerek tekli kağıt olarak gerekse Galen Leather’ın deri kapaklı defterleriyle kullandığım Tomoe River epeyce süredir eşlik ediyordu yazma serüvenime. İyi bir...
“15 Farklı Kalem Bağımlısı” maddelerini Galen Leather‘dan Yusuf Emre Perens Türkçe’ye çevirdi ve Facebook’taki Bana Sıkça Yaz grubunda paylaştı. Alıntı metinleri paylaşmaktan yana olmasam da mesele kalem olunca paylaşmak istedim. 15 FARKLI KALEM BAĞIMLISI 1. Sergi Müdürü: Kalem çeşitlerini dikkatlice keşfeder, her modelin her renginden birini satın alır ve hepsini gülünç derecede ayrıntılı bir excel...
Dolma kalem ile tanışmam Pelikan ile olmuştu. İzmit’ten İstanbul’a gitmiş, kalemi almıştım. Sonrasında öğretmen olarak Kastamonu, Küre‘ye tayin olunca kalemlerden uzak kaldım. Mecburen, denemeden, internet üzerinden kalem siparişi vermek durumunda kaldım. Düşünün ki dolma kalemle tanıştığım ilk zamanlar… Bırakın markaları, kalemlerde kullanılan parça malzemelerine kadar bilgisiz olduğum ama tam tersi oranda da kalemlere hevesli olduğum...
Bazı arkadaşlar bir iki kaleme mürekkep çekip, o kalemlerin haznesindeki mürekkep bitene kadar o kalemlerle yazıyorlar. Hatta bazıları sadece tek kaleme mürekkep dolduruyorlar. Bu güzel bir alışkanlık. Gittikçe mürekkep dolu kalem sayımı düşürüyorum. Şimdilik on kalemde mürekkep var. On kalem de boş haznesiyle bekliyor. Geçtiğimiz gece tüm dolma kalemlerimdeki mürekkepleri boşaltarak renklerini değiştirdim. Uzun zamandır...
Yalnızlığın kadarsınYalnızlığın mis kokmalıYalnızlık dediğin büyük bir zindanDünyanın en kalabalık zindanıDinden imandan çıkarırAma öyle bir adam eder ki insanı Bedri Rahmi Eyüboğlu