İnsan, verdiği tahribatla izini belli ediyor. Ormanlara, köylere, yeni tabiri ile “doğal yaşam alanlarına” torununun torunu geçse görebileceği, kişinin soy adı dünyadan silinse orada bulunmaya devam edecek atıklar, çöpler bırakıyor insan. “Dünyada bir iz bırakmak,” bu olmasa gerek. Geçen hafta kamp kurmak için Furkan’la gittiğimiz Tahtalı Göletinde de insanın ayak izini doğaya verdiği tahribattan tanıdık....
İki kişi ayrıldığımız Kastamonu’ya üç kişi misafir olduk. Bir dosta kavuşmanın sıcaklığıyla karşıladı şehir bizi. Sanki hiç gitmemiş de bir iki haftalık tatilden evimize dönmüşüz gibi. Kolay değil. Eşimle tanıştığımız, evlendiğimiz, iş yerimize, okulumuza ulaşmak için her gün 60 kilometre yol katettiğimiz şehir Kastamonu. Her sokağında ayak izimiz, anılarımız var. Neredeyse iki sene olmuş gelmeyeli....
Ne vakittir Kastamonu hakkında yazmadığımı farkettim. Halbuki meslek hayatımın ilk ve en güzel yıllarını Kastamonu, Küre’de yaşadım. Elbette insan kaynaklı sorunlar oldu. Fakat günün sonunda her iş yoluna koyuldu. Kırgınlıklar bir demli çayla tamir olundu. Bilindik ifade değil midir; barışmayı bilmeyen kavga etmesin! Küre, Kastamonu’dan İnebolu’ya giden yolun üzerinde, küçük esnafları, büyük Eti Bakır’ı ve...
Yıllar sonra ilk defa bu sene, hem de iki kez Kandıra’nın Cebeci sahiline yolum düştü. İlki eşim Merve ve bizim kerata Mehmet Selim ile gittiğimiz zamandı. Bir de dün, Kocaeli eTwinning temsilcileri olarak Cebeci Öğretmenevi’nde Kandıra İlçe Milli Eğitim Müdürü İhsan Özkan müdürümün misafiri olduk. Denizi, uzunca sahili ve sahil boyunca uzayan yürüyüş yolu ile...
Ülkemizin şehirlerini doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine, dolaştım. Bazı şehirlerde yaşam sürdüm. Farklı şehirleri, kültürleri, o kültürün insanını tanımak, hayatına şahitlik etmek… Bilhassa o şehrin insanının dilindeki yerel kelimeleri kendi konuşma dilime kazandırmak, değerli bir şey benim için. Bazı şehirlere ise yolum hiç düşmedi. Ekmeğinden yiyemedim, suyundan içemedim. Etrafındaki şehirlerin tamamında bulunsam da o şehre adım...
Okul ziyaretleri dolayısıyla Kartepe ilçesinde adım atmadık mahalle, köy bırakmamaya gayret ediyoruz. Hem okullarımızda hem de okullarımızın bulunduğu mahallelerimizde, köylerimizde vakit geçiriyor, bu vesileyle de zaman içerisindeki değişimlerini gözlemlemiş oluyoruz. Bazen üzülüyor, bazen seviniyoruz. Mahalle kültürünün yaşatıldığı, yapıların çirkinleşmediği köyler, mahalleler bizi mutlu ediyor. Aksi durumda ise yol boyunca tarifsiz bir hüzün kaplıyor her birimizi....
Kastamonu’nun yükseklerdeki ilçesi Küre’ye öyle her gün gidilmez. İşi olan gitsin ama gezmek, görmek için gidecek arkadaşlar ilçede neyin, hangi gün olduğuna illâ ki baksınlar. Küre, her şeyin bazı günlerde olduğu, yaşandığı bir ilçe. Kargo paketleri belli günlerde teslim edilir, ilçenin pazarı sadece pazartesileri kurulur, köfteci cuma günleri açmaz, döner ise pazartesi ve cuma asılır....
“Uyandım kar aydınlığındaO küçük kasaba uykuda” Böyle başlıyor Necati Cumalı’nın şiiri. Bir fotoğrafın ve yukarıdaki şiirin bana anımsattığı yere/duygulara yol alalım. … Kar, Küre’nin doğal örtüsüydü. Yağacağı zamanı biz bilirdik de yağınca kalkacağı zamanı paşa gönlü bilirdi. Bütün hazırlıklarımız kar’a göre olurdu. Hatta ayakkabı altına takılan çivili aparatlarımız bile vardı. Küre’de ya bayırdan inerdiniz yahut...
     Mevsim yüzünü yeni yeni güze çeviriyorken deniz kenarında son kez bir kamp yapalım dedik. Deniz kabardığında, sular hırçınlaştığında zor oluyor konaklamak. Çantalarımızı hazırladık ve yola koyulduk.      Rota oluşturuldu: Kandıra, Pembe Kayalar.      Biz İzmit’te oturanlar için Kandıra hemen yanıbaşımızda olup da yazdan yaza anımsadığımız bir ilçe. Kendisini dışarıya gizlemiş, yazlıkçıların bildiklerinin çok ötesinde değerlere sahip, kıymetli...
1 2 3 4 5

My New Stories