Uzun yıllardır yiyecek ve içeceklerimi sırt çantama atıyor ve nereye gidersem yanımda taşıyorum. Ne yediğimi, içtiğimi biliyor ve daha sağlıklı beslenmiş oluyorum bu sayede. Evrak çantamın yanında bir de Decathlon’un 30 litrelik çantasını taşımak çoğu zaman zor geliyor ve hatta bakışları üzerime çekiyor olsa da alıştım. Buna değiyor. Her sabah, istisnasız, “kampa mı gidiyorsun, işe...
Hepşenler ailesinin fotoğraf sergisi Kartepe – Ormanya’da bugün sergilenmeye başlandı. Geçtiğimiz yaz elliden fazla gölün çevresini ailece bisikletleriyle turlayan Barış, İpek, Duru ve Deniz ŞEN, kuraklığın ne boyuta ulaştığını bizlere fotoğraflarla anlatıyorlar. Fotoğrafların dili çok keskin… Ağzına geleni söylüyor, “bize nasıl kıydınız?” diyor adeta göllerimiz, fotoğraf karelerinde. Öyle göllerimiz var ki bir çay bardağını dolduracak...
Twitter haricindeki sosyal medya hesaplarımı gizli tutuyorum. Elini sıkmadığım, oturup bir bardak çay, kahve içmediğim insanın takip istediğini de genelde geri çeviriyorum. Bilhassa Instagram hesabım bana özel. İlk zamanlarda öyle değildi elbet… En başından beri kullandığım Instagram’da nice güzel işlere imza attığımız arkadaş grupları kurduk. Gezi grupları, okuma grupları, yürüyüş grupları… Aynı etiketin aldında buluşarak...
Yola çıkmayı seviyorum. Araçla olması şart değil. Hatta özellikle yürüyerek yol almayı seviyor ve tercih ediyorum. Yürümek başlı başına sıradışı bir eylem, bana kalırsa. Görmemizi, duymamızı, hissetmemizi sağlıyor. Durup nefeslenirken bile yürürken hücum eden düşünceler derlenip toparlanıyor. Benim için yürümek, hayatla başa çıkma eylemi. Ne zamandır yürümekle alakalı notlar alıyorum. Elbet bir yazıya dönüşecekler. Şimdi...
Karşımdaki insana öğüt vermeye ne yaşım ne de hayat tecrübem müsaade eder. Fakat derslerine girdiğim öğrencilerime söyleyebilecek üç beş cümlemin, alanımdan uzaklaşmadan, dersimin içeriğiyle alakalı verecek tavsiyelerimin olduğuna inanırım. Ben bilgisayar sistemleri öğretmeniyim. Derslerimiz mobil uygulamalardan tutun, Arduino devrelere, internet yahut masaüstü yazılımlara kadar geniş bir alanda lise düzeyinde işler üretmekle geçiyor. Sonrası öğrencinin merak...
Yükselmek ve yer değiştirmek isteyen okul idarecileri yahut idareci olmak isteyen öğretmenler dün EKYS’ye girdiler. Müdür ve müdür yardımcılığı sınavına yâni. Ben de sınava girdim. Herhangi bir tercihte bulunmayacak olsam da sınavlara girmeyi oldum olası severim. Sınav ÖSYM şartlarında gerçekleşti. Binaya giriş anından itibaren… Üzerimizde ne varsa dışarıda bırakmamız istendi. Bir noktaya kadar anlaşılır bir...
Japon markası Platinum 3776 dolma kalem adını Fuji Dağı’nın 3776 metre yüksekliğinden alan, kaliteli bir arkadaş. Benim de ilk çevirmeli/dişli kapaklı kalemimdir. Kapaktaki dişler ve kavrama bölümü sıkı. İyi işçilik kendisini belli ediyor. İyi düşünülmüş iç yapısı, renklerinin güzelliği kadar cezbediyor insanı. Meselâ dış kapağın içerisindeki bir muhafaza alanının mürekkebin uzun süre kurumamasını sağlıyor olması...
Mührün tarihi ile alakalı araştırmaları okuyorum bir süredir. Genel kanaat, mührün mülk edinmeyle, sahiplenmeyle hayatımıza giren bir araç olduğu yönünde. Farklı farklı nesnelerden üretilen mühürler, “bu benimdir, ilişmeyin!” denilerek basılmışlar. İlk zamanlar ateşte sertleştirilen kilden üretilen mühürlerde yazıdan evvel desen, yazıyla birlikte de harfler kullanılmış. Bir ürünü, malı damgalamak sahiplik belirtmek için yeterliymiş. Mektupların, özel...
Okul ziyaretleri dolayısıyla Kartepe ilçesinde adım atmadık mahalle, köy bırakmamaya gayret ediyoruz. Hem okullarımızda hem de okullarımızın bulunduğu mahallelerimizde, köylerimizde vakit geçiriyor, bu vesileyle de zaman içerisindeki değişimlerini gözlemlemiş oluyoruz. Bazen üzülüyor, bazen seviniyoruz. Mahalle kültürünün yaşatıldığı, yapıların çirkinleşmediği köyler, mahalleler bizi mutlu ediyor. Aksi durumda ise yol boyunca tarifsiz bir hüzün kaplıyor her birimizi....
Evren Soyuçok ve ben iki eski blogger’ız. 2000’lerin başında kolları sıvamış, zaman içerisinde farklı mecralarda düzenli/düzensiz yazmışız. Tanışmamız için ise 2020 senesini beklememiz gerekiyormuş. Bloggerlık müessesesi altın dönemlerini gördü ancak epeydir yerini sesli ve görüntülü paylaşım mecralarına bıraktı. Bunu “kan kaybetmek,” olarak görmeyi doğru bulmuyorum. Okumaktansa görmek, dinlemek, daha cazip geliyor. Biz dahil. Biz “bloggerlar”...