İnsanların bir yere gitmek için kullanmaları gereken yollar, kendilerini ispat etmek için kullandıkları oyun alanlarına dönüşmüş. Trafikte yapılmaması gereken ne varsa büyük bir heyecanla yapan bilhassa gençler davranışlarının bedelini ağır kazalarla ödüyorlar.
Sakarya Üniversitesi Esentepe yerleşkesinde okurken bizim Teknik Eğitim Fakültesi’nin önünden iki araç “gazı köklemiş” gidiyorlardı, anımsıyorum. Yarışıyorlardı. İki şeritli yolda yan yana iki araç ve son sürat! Araçları görmemizle gözden kaybolmaları bir olmuştu. Sonrasında gördük ki bir şehir içi minibüsüyle çarpışmış. Nice yaralı… Ölü var mıydı, anımsayamıyorum. Belki de yarışanlardan biri… Değdi mi?
Üzerinden yıllar geçti ama hep anımsarım.
Epeyce trafik kazasına şahit oldum sonrasında.
Fakat kaza yapmaya bugünki kadar yaklaşmamıştım.
Kocaeli’den İstanbul istikametinde giderken otobanda hız sınırını aşan, yollar kendisine yetmeyen, hakkına rıza göstermeyen bir sürücü arabaların arasından makas ata ata geçerken hesabı şaştı ve gözümüzün önünde kendisini otobüsün önünde buldu. Otobüsün direksiyonu sola kırması, en soldaki aracın da frene “asılmasıyla” kendimizi arada sıkışmak üzere bulduk ama kardeşim Furkan’ın manevrasıyla kurtulduk Allah’a şükür.
Makas atmak, bir anlık karar. Adrenalin mi yükseliyor? Gideceğin yere daha kısa sürede mi gitmen önemli yoksa vücut bütünlüğünü koruyarak mı? Yaptığına değiyor mu? Trafikte makas atmanın cezası bin kusür liraymış. Yakalanırsan. Ya bir cana kıymanın cezası?
Anlık kararların getirdiği sonuçlar…
Kazaya sebep olan aracın sağ tarafı ağır darbe aldı.
En soldaki aracın hiç gerek yokken ve kaza kendisinden uzaktayken frene basması ise sağ şeritten kendisini sola atarak kazadan kaçmaya çalışan bizler için büyük tehlike oluşturdu. Bu da ani karar ve soğukkanlılık gerektiren bir davranış.
Velhasıl, kurtardık. Şükür ki hız sınırlarına ve takip mesafesine uyuyorduk.
Bir de telefon bahsi var. Seyir halindeyken aracı otomatik pilota alıp mesaj yazanlar, video çekenler, canlı yayın yapanlar, konuşanlar… Neler var neler. Yolda araba şerit değiştiriyor, adam mesaj yazmaya uğraşıyor.
En sevmediğim iki sürücü profili: makasçılar ve telefoncular.
Memleketin son Başbakanı Binali Yıldırım ne diyordu? “Yolların kralı olmaz, kuralı olur.”