Günümüzde bir ceketin yakasına iliştirilmiş rozetler ya da estetik bir broş çoğu zaman moda aksesuarı olarak değerlendirilir. Ancak bu zarif detaylar görselliğin ötesinde bir kimlik, aidiyet ve hatta otoriteyi ifade edebilir. Kıyafetlerdeki bu objeler, bireyin aidiyetini anlatan sessiz birer sembol, bir belleğin parçası ve sosyal konumun dışavurumu olarak tarih boyunca karşımıza çıkmışlardır.
İnsanlık tarihinin her döneminde bireyler, ait oldukları topluluğu ya da benimsedikleri değerleri semboller aracılığıyla görünür kılmaya çalışmışlardır. Bu görünürlüğün en eski biçimlerinden biri, doğrudan giyilen ya da taşınan nesnelerdir. Broşlar, rozetler ve yaka iğneleri gibi aksesuarlar bu sembolik ifade biçiminin hem taşıyıcısı hem de dünden bugüne farklı anlamlar yüklenerek dönüştürücüsü olmuşlardır.
Bu bağlamda aksesuarlar bir süs nesnesi olmanın çok ötesine geçmiş ve aidiyetin simgesi olmuşlardır.
Broş benzeri aksesuarların ilk örneklerine Antik Yunan ve Roma uygarlıklarında rastlandığı yazıyor okuduğum kaynaklarda. “Fibula” adı verilen bu iğneler, giysi tutturmanın ötesinde kişinin toplumsal konumunu, politik eğilimlerini yansıtan nesnelere dönüşmüş; hatta birer statü göstergesi hâlini almışlar.
Orta Çağ’da ise hanedan aidiyetlerini gösteren armalara rastlıyoruz.
Haçlı Seferleri sonrasında taşınan pilgrim badges (hacı rozetleri) ise bireyin dini sadakatini temsil ediyorlar.
Zaman akıp gittiğinde; 19. yüzyılın sonlarına doğru sınıfsal dayanışmanın, sendikal örgütlenmenin ve politik sadakatin göstergelerine dönüşüyor rozetler, armalar.
Sendikalar, grev süreçlerinde işçilerine dağıttıkları rozetlerle hem dayanışma mesajı veriyor hem de bir “taraf olmanın” gücünü hissettiriyorlardı. Benzer şekilde, siyasi partiler de destekçilerine verdikleri rozetlerle kamusal görünürlüğünü artırıp, ideolojik aidiyeti pekiştirdiler.
20. yüzyılla birlikte rozetin anlam dünyası da çeşitlenmeye başladı. Kurumsal aidiyetin göstergesi olan şirket rozetleri, askerî nişanlar, mezuniyet iğneleri ve örgüt simgeleri farklı düzeylerde sosyal temsil araçları hâline geldi.
Ancak postmodern dönemde rozet, artık yalnızca grup kimliğini değil; bireysel tercihi, duyguyu ve hatta ironiyi de ifade eden bir araca dönüştü.
Bu noktada yaka iğneleri ya da rozetler, artık bir “moda unsuru” olmanın ötesine geçerek bir kimlik pazarlama stratejisi, bir tür bireysel propaganda aracı hâlini aldı.
Bilhassa 90’lar ve 2000’lerin ilk on yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne milletvekili olarak seçilen kişilerin vekil rozetini altın mı yahut gümüş mü tercih edeceğine kadar dikkat edilir, o vekilin toplumun hangi kesimine daha yakın olduğunun yorumları yapılırdı TV kanallarında.
Seçim günlerinde siyasi mesaj veren rozetler takılmasının yasak olması kuralının ise siyasi temsilcilerin, üzerinde simge olmayan, tek renk rozetler takarak delindiğinin elbette farkındayız.
Bu tür aksesuarlar, bireyin “mikro kimliklerini” görünür kılan objelerdir. Bir kişi aynı anda hem bir kuruma ait, hem bir altkültürün üyesi, hem de bireysel estetik tercihlerle donanmış olabilir. Rozetler ve broşlar, bu çok katmanlı kimlik halini aynı anda yakada taşıyabilme fırsatı sunar.
Kendi lise yıllarımı anımsıyorum. Kocaeli Trabzonlular Derneği’nin biz üyelerine armağan ettiği İzmit Saat Kulesi’nin bordo ve mavi renklerle boyanmış olduğu rozeti o yaşlarda nasıl da gururla taşımıştım okul ceketimin yakasında…
Rozetleri “kimlik işaretçileri” olarak tanımlayanlar da var. Rozet takan bir birey, kendi iç dünyasını dış dünyayla simgesel olarak paylaşarak topluluk içinde yer bulmayı da amaçlayabilir.
Bilhassa British Museum’da rastladığım rozetler epeyce ilgimi çekmişlerdi. Tarihin çok eski dönemlerinden bu yana hayatımızda yeri olan rozetler kravatlar, cep mendilleri, şallar gibi tamamlayıcı aksesuarlar olarak hayatlarına devam ediyor gözükseler de halen aidiyet sembolü olarak karşımıza çıkmaya devam ediyorlar.
Ceketlerimde kullandığım rozetler ekseriyetle hayvan figürleri, makaslar, yapraklar oluyor. Fakat son zamanlarda aklımda başka anlamlar yükleyebileceğim rozetler vardı ki adından sıkça söz ettiren ve kalem festivallerinde görmeye alıştığımız OMA PAPER CO.‘ya ait dolma kalem ucu şeklindeki rozet, bana bu yaz sıcağında ceket giydirecek ve diğer rozetleri bir süre kutularında bekletecek kadar alâkamı celbetti.
Yakadaki simgenin, insanın içindeki sesi yansıttığını söylersem çok mu iddialı konuşmuş olurum, bilemedim. Lâkin; Oma’nın dolma kalem ucu rozetinin kaleme, kağıda ve “insandan insana köprü kuran” kelimelere bağlılığımı, sadakatimi temsil edeceğini ve yansıtacağını söyleyebilirim.
Okuma Önerileri
- Victoria and Albert Museum – The History of Brooches:
Broşların tarihsel gelişimi ve tasarım estetiği hakkında detaylı bir inceleme.
https://www.vam.ac.uk/articles/the-history-of-brooches - Smithsonian Institution – The History of Lapel Pins:
Amerikan tarihinde rozetlerin sosyo-politik kullanımı üzerine arşivlenmiş içerikler.
https://americanhistory.si.edu - Crane, Diana – Fashion and Its Social Agendas (2000):
Giyimin sosyal sınıflar, toplumsal cinsiyet ve kimlik üzerindeki etkilerini tartışan temel eser. - Barber, E. J. W. – Prehistoric Textiles (1991):
Tekstil tarihinin başlangıcından itibaren kullanılan süsleme teknikleri ve işlevsel aksesuarlar. - Turner, Victor – The Ritual Process (1969):
Simgesel davranışların sosyal yapılar üzerindeki etkisini anlamak için klasik bir metin.


