Öğretmen atamaları dün gerçekleşti. Twitter’da şöyle bir dolanarak insanların atandıklarına dair mesajlarını gördükçe mutlu oluyorum! Atama dönemlerinde atanabilecek puana sahip olanlar için heyecanlı, puanı sınırlarda dolaşan arkadaşlar için ise tedirgin bir süreç yaşandı. Kolay değil. Atanacak puana sahip olup tercih yapmayacak olanları bile hesap ediyor insan bıçak sırtı durumlarda. 2015’in Eylül atamalarında benim puanım da...
“Uyandım kar aydınlığındaO küçük kasaba uykuda” Böyle başlıyor Necati Cumalı’nın şiiri. Bir fotoğrafın ve yukarıdaki şiirin bana anımsattığı yere/duygulara yol alalım. … Kar, Küre’nin doğal örtüsüydü. Yağacağı zamanı biz bilirdik de yağınca kalkacağı zamanı paşa gönlü bilirdi. Bütün hazırlıklarımız kar’a göre olurdu. Hatta ayakkabı altına takılan çivili aparatlarımız bile vardı. Küre’de ya bayırdan inerdiniz yahut...
Anadolu’da memurlar için ilk atama yerleri vardır. Küçük ilçelerdir, mecburi hizmet bölgeleridir ama hayatınız boyunca bir daha karşılaşamayacağınız güzellikte tecrübeleri size. Büyük şehirlere tayin olduğunuz zaman aklınız hep oralarda kalır. Küre benim ve birçok arkadaşım için böyle bir yerdi. Ekmeğini yedik, suyunu içtik, işimizi yaptık ve vedalaştık. Vedalaşırken şöyle bir düşündüm, Küre’de ne yapabildim, diye....
Küre’ye adım attığınızda bütün yolların sizi vardıracağı yer Akşemseddin Camii’dir. İlçenin tam göbeğinde beldenin tapu senedi gibi durur asırlardır.Küre Camikebir Mahallesi’nde bulunan Akşemseddin Camii, Fatih Sultan Mehmed Han’ın defterdarı Hoca Şemseddin tarafından 1473 yılında yaptırılmış. Başka rivayetler de var ama Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın internet sitesindeki ve cami girişindeki bilgi bu yönde. Sıralı moloz taş...
Korona süreci bilhassa evinden uzakta çalışanların günlük yeme-içme alışkanlıklarını değiştirdi. Kalabalıklardan uzak durma gayreti içinde olan bizler, çayı, kahveyi, yemekleri yanımızda taşımaya daha çok özen göstermeye başladık.Kahvemi ve yemeklerimi yanımda taşımaya Küre, Kastamonu’da çalışırken başlamıştım. İlçede bir lokanta ve bir de pideci haricinde yemek yiyebileceğimiz başka bir yer olmadığı için mecburen termos edinmiştik birkaç arkadaş.Önce...
Memleketimizin siyasetine bir dönem damgasını vuran üç kişiden biri, Bülent Ecevit, nam-ı diğer Karaoğlan’ın soyadından bahsedeyim bugün. Kastamonu’da yaşadığım yıllarda rahmetlik Ecevit’in adını verdiği bir Ecevit Hanından ve çorbasından bahsederdi Kastamonulu arkadaşlar. Ben de “aaa, ne güzel,” der, geçerdim. Geçtiğimiz günlerde bir kitapta yeniden görene kadar da aklıma hiç getirmemiştim konuyu. Kitap, Mustafa Çolak’ın Bülent...
Kastamonu’da yaşadığımız üç yılın son ikisinde Küre’ye her gün Kastamonu merkezinden yol aldık. Yol 60 kilometrenin biraz üzerindeydi. Daday yolu sapağından, Küre’ye. İlk zamanlar ellerimize birer kitap alıp yolu başlarımızı kaldırmadan tamamlıyorduk. Her gün ayrı bir mevsimin izlerini taşıyan, yazdan, güze; kıştan, bahara dönen tabiatın içinden geçip gidiyorduk Küre’ye. Yol boyunca okuyorduk. Okumak güzeldi. Ama...
İlkokula başladığım zamana denk geliyor dükkana çırak yazılışım. Hafta içlerinde düz ve eğik çizgi çekmeyi, hafta sonlarında da dükkanda kapılara çıta çakmayı öğrendim. Her tamamladığım çıta takımı için alacak defterime okulda öğrendiğim gibi çizik çekiyordum. Her çizik kaç kuruşa karşılık geliyordu, hatırlamıyorum. Ama babama defterimi götürdüğümde, emeğimin karşılığını fazlasıyla alıyordum. Torpilli çıraktım, anlayacağınız. Okul ve...
“Sevgili dost…” diye başlıyor Ali Ural’ın Posta Kutusundaki Mızıka kitabı ve devam ediyor: “Bir zarfı açmak kadar kalbi titreten ne vardır. Zarf mahremiyettir, mahrem olmasa da satırlar. Bir köşeye çekilinir, yalnız okunur mektuplar.” Okumak kadar, yazmak da mahremiyet ister. Hatta öyle ki, zihnimizi işgal eden kişilerden ve olaylardan da müsaade istemek gerekir. Kelimelerin de ödünç...
Kastamonu toprakları milattan öncesine dayanan tarihiyle yerin her aşamasında bizlere başka başka medeniyetlerin izlerini sunan bir şehir. Nereyi kazarsanız başka bir tarih dönemine denk geliyorsunuz. Kazmaya da gerek yok. Bir sokaktan geçerken yüzyıllar aşabiliyorsunuz.Küre de Kastamonu’nun tadına doyulmaz bir ilçesi. Söylenen o ki, Paflagonyalılardan beri yaşanılan, maden kaynaklarından dolayı da hep gözde olan bir belde....