Bir sabah İzmit’ten yola çıkıp da “bakalım yol beni nereye götürecek,” diyerek vardığım ve ilk kez gördüğüm şehirdi Eskişehir. Kısa günün sonunda hatırımda içinden nehir geçen şehir olarak yer eden bir şehir. İlkbahardı. Güneş vardı ama soğuktu. İç anadoluya özgü bir durum olsa gerek. Gölgede üşür, güneşe çıktığında ısınırsın. Temkinli olmak şart. Soğuğa delikanlılık sökmez,...
Bir daha yolumun ne vakit düşeceğini kestiremediğim şehirler, hatta ilçeler var. Yolumun oradan geçmesi için mazeret üretmeye çalışsam başaramam. Tekrar gitmeye kendimi bile ikna edemem belki de… Fakat anılarımda yer etmiştir ya, durup durup hatırlarım. Konya’nın Ilgın ilçesi de benim için anılarda yer etmiş, fakat gitmeyi çok istememe rağmen bir daha gitmek için hiçbir sebep...
Anadolu’da memurlar için ilk atama yerleri vardır. Küçük ilçelerdir, mecburi hizmet bölgeleridir ama hayatınız boyunca bir daha karşılaşamayacağınız güzellikte tecrübeleri size. Büyük şehirlere tayin olduğunuz zaman aklınız hep oralarda kalır. Küre benim ve birçok arkadaşım için böyle bir yerdi. Ekmeğini yedik, suyunu içtik, işimizi yaptık ve vedalaştık. Vedalaşırken şöyle bir düşündüm, Küre’de ne yapabildim, diye....
Zamanının önemli bir kısmını bir şehirde geçirmiş ve o şehir önemli adımlar atmana vesile olmuşsa, şehri unutman zor olur. Belki orada yaşarken şikayetlenirsin ama şehirden gittiğinde sadece gittiğini sanırsın. Şehir senin içinde yer etmiştir oysaki. Benim için o şehir Kastamonu. Esnaflıktan öğretmenliğe geçtiğimde bana kucak açan, eşimle tanışmama vesile olan, hatta hepsinden evvelinde askerliğimin acemi...
Küre’ye adım attığınızda bütün yolların sizi vardıracağı yer Akşemseddin Camii’dir. İlçenin tam göbeğinde beldenin tapu senedi gibi durur asırlardır.Küre Camikebir Mahallesi’nde bulunan Akşemseddin Camii, Fatih Sultan Mehmed Han’ın defterdarı Hoca Şemseddin tarafından 1473 yılında yaptırılmış. Başka rivayetler de var ama Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın internet sitesindeki ve cami girişindeki bilgi bu yönde. Sıralı moloz taş...
Yeni taşındığım evden en fazla beş dakika uzaklıkta, Gölkay Park olarak da bilinen Bıçkıdere Göleti.Gün ikindiyi bulup, hava serinledi mi kendimi attığım Gölkay Park bir spor ve etkinlik alanı olarak planlanmış.Bazı etaplarının temel atmalarında bulunmuştum. Bir kış günü dize kadar çamura batıp temel atma alanına vardığımız Gölkay Park, bugün bütün Kocaeli’nin vakit geçirmek için geldiği...
Zaman zaman geriye dönüp baktığımda bazı anıları yaşandığı şekliyle hatırlamakta zorluk çekiyorum. Bazen zamanlar, bazen isimler yer değiştirebiliyor. Bazen de hikayede ufak tefek oynamalar oluyor. Zihnimiz anıları yoğura yoğura en güzel, en hatırlanmaya değer hâle getiriyor vakit geçtikçe. Yaşandığı gibi hatırlansa çoğu şey, geçmiş zamanların yükü hiç inmezdi omuzlarımızdan. Anılar güvenli bir liman, sığınılacak bir...
Kastamonu’da yaşadığımız üç yılın son ikisinde Küre’ye her gün Kastamonu merkezinden yol aldık. Yol 60 kilometrenin biraz üzerindeydi. Daday yolu sapağından, Küre’ye. İlk zamanlar ellerimize birer kitap alıp yolu başlarımızı kaldırmadan tamamlıyorduk. Her gün ayrı bir mevsimin izlerini taşıyan, yazdan, güze; kıştan, bahara dönen tabiatın içinden geçip gidiyorduk Küre’ye. Yol boyunca okuyorduk. Okumak güzeldi. Ama...
Çocukluğumdan hatırlıyorum, sabah namazının peşinden Tosya’ya doğru yola çıkışımızı. Belki iki – üç ayda bir… Yola çıkıyor, Bolu Dağı’nda kahvaltıya oturuyor, öğlen vaktinde de Tosya’da Muhtarın Yeri’nde kuyu kebabına yetişiyorduk. Beni ilgilendiren kısmı bu kadardı. Babam içinse Tosya, esnaf arkadaşlarını ziyaret etmek, yeni model kapıları beğenmek, kontraplak ve başka başka ürünleri seçip sipariş vermekti. Tabi...