Yolum Murat Usta’ya Düştü

Dolma kalem denince akla kim gelir diye sorsam, nice tutkununu, yazarı, şairi sayabilirsiniz. Ama dolma kaleminizde bir arıza meydana geldiğinde aklınıza tek isim gelir: Murat SUNMEZ. Nâm-ı diğer, Murat Usta.

Benim de yolum bu sebepten düştü Murat Ustaya. Dolma kalemlerim arasında bendeki hikâyesi sebebiyle pek sevdiğim Visconti – Van Gogh serisi kalemimin gövdesinde oluşan ufak bir çatlak, aldı yürüdü. Kullanmayı bıraktım ve İstanbul’a, Murat Sunmez ustaya gidebilmek için pandeminin geçmesini bekledim. Fakat baktım ki pandeminin geçeceği yok, kalemdeki çatlak da yol bulmuş ilerliyor, vurdum kendimi yola.

Direksiyonu Furkan’a verdiğim için oldukça rahattım ama yoğun trafiğin insan üzerinde bıraktığı yorgunluğunu hissetmek için araçta olmanın yetip, arttığını eve dönünce fark ettim.

Kalemi bir vakit, Yeni Zaman Kırtasiye’den almıştım. Murat Ustanın dükkanına doğru Sirkeci’de yürürken uğramadan geçmedim. Sağ olsun, “al da git” diye insanın gözünün içine bakmayan, tek tek kalem ve mürekkepler hakkında bilgi veren, müşterisine yardımcı olan bir vatandaş, kırtasiye sahibi. Fakat ismini sorsanız söyleyemem.

Murat Usta’nın dükkanına doğru yürürken üst taraftaki sokağı tercih ettim. Kokusu insanın genzini yakan sokak yemeklerini özlemişim!

Üst sokakta Hobyar Camii var.

Hobyar Camii; Sirkeci, Aşir Efendi Caddesine cepheli olarak Büyük Postane Binasının arkasında, 1473 tarihinde Hoca Hubyar tarafından inşa ettirilmiş. Fakat zamanla harap olunca ve Büyük Postane Binası yapıldığı zaman, 1889 yılında mimar Vedat Tek tarafından yeniden inşa edilmiş.

İlk defa karşılaşmış oldum.

Murat Sunmez ustama kalemi emanet ettikten sonra, bir saat boyunca sokaklarda dolaştım. Hobyar Camii tarafından gittiğim dükkandan çıkınca Büyük Postane’ye doğru yürüdüm.

Furkanla buluşunca kendimizi deniz kenarına attık kalabalıklara karışmadan.

İstanbul’a gelmeyeli belki bir sene oldu. En son geldiğimde omuz omuza yürüyorduk insanlarla. İnsan üstüne üstüne gelen o kalabalıkları dahi özlüyormuş meğer.

Bir saatin sonunda kaleme kavuştum. Ne hisler, düşünceler kağıda kavuştu… Tamir edilemese, bir daha dile gelemeseydi kalem, üzülürdüm.

İşimizi halledip yola düştük. Sağ olsun Murat Sunmez Ustam, elimiz boş göndermedi bizi. Belki onun için hemen halledilecek, küçük bir sorundu kalemdeki çatlak ama aylardır beklediğim bir çözümü sunmuş oldu bana.

Related Posts

1 Response

Leave a Reply

My New Stories