İnternet sayfamı ilk kurguladığımda pazar notlarını ayrı bir kategoride , hatta üst menüde yer alacak şekilde düşünmüştüm. Fakat içerikleri tasarlarken çok kalabalık menü seçenekleri olmasın diyerek vazgeçtim. Bütün yazıları “Yazı Kalır” başlığında topladım.
Gündemin uzağında seyreden yazılara ara ara da günlük yazıları ekleyeceğim.
Bu arada yazı kalır, şehir yazıları, kamp notları başlıklarına bir de “Bilişim Teknolojileri” menüsünü ekleyeceğim. Bu sayfaya iş karıştırmamak için çok direndim. Fakat neticede bilişim teknolojileri öğretmenliği benim işim ve keyif aldığım bir iş aynı zamanda. Direnmekten vazgeçip bazı başlıklar belirledim. Bilhassa öğretmen arkadaşlar için web 2.0 araçları olsun istiyorum. Branş ihtiyaçlarına göre kategorileyebilirsem harika olur. Sonrasında lisede işlenilen dersler. Daha çok öğrenciler için notlar. Python, Arduino, PHP, HTML, CSS. Hatta bir de Bootstrap ve WordPress. Çok kalabalık gibi görünüyor ama zaten acelesi yok. Derslerim ilerledikçe notları paylaşacağım. Dersimin henüz basılı bir kitabı olmadığı için öğrencilerimi dersleriyle alakalı bölümlere yönlendireceğim.
Zaman alır ama bakalım. Yola çıkarsak yakın, oturur kalırsak uzak..
… … …
Netflix’te bir belgesel var. Oyunların tarihini yazmışlar. Bir zamanlar oynamak için deli olduğum oyunların şimdi belgesellik olmuş olmaları yaşlılık hissi doğurmadı değil. Mario, Dangerous Dave, Street Fighter, Tekken vs… Her bölüm başka bir dönemi ve değişim süreçlerini, sektördeki kırılma noktalarını işliyor.
Hey gidi… Atarim vardı. Sonra oyun salonları. Bilgisayar oyunları için internet kafeye yığıldığımız zamanlar… Güzel zamanlarmış. Şimdi anılarda yer edinen çocukluk ve ilkgençlik yılları benim için.
Çok sevdiğim oyunlar vardı. O oyunlar kadar onlara alternatif olarak üretilen oyunlar bile kendi kulvarlarında iyi işler yaptılar. Sonic mesela, Mario’yu tahtından indirmek için tasarlanan bir oyundu. Nintendo’ya karşılık Sega’nın hamlesi. Tesisatçı Mario da kirpi Sonic de kendi kulvarlarında yaşamaya devam ediyorlar, akıllı telefonlarda. İtiraf edeyim, sıkı bir Mario oyuncusu olarak Sonic’e dönüp bakmadım hiç.
*** Nintendo ve Sega firmaları koşmalı, zıplamalı oyunlar üretirken futbol antrenörlüğü hayali olan bir adam, Trip Hawkins, bir oyun şirketi kuruyordu: ELEKTRONIC ARTS. Hemen oyun giriş sesini duyuyoruz bu noktada: EA SPORTS! IT’s IN THE GAME!
*** Sonrasında dövüş oyunları devri geliyor. Street Fighter. Akabinde “aynı böyle bir oyun yapmalıyız!” diyorlar ve Mortal Combat çıkıyor. Tekken ise ilk 3D dövüş oyunu olarak aradan sıyrılıyor. Ne oyunlardı be!
*** İzmit Ulugazi İlkokulu’nun yanında DisneyLand vardı. Oyun salonu. Bir de Fethiye Caddesinin ara sokağında küçük bir oyun salonu. Okuldan kaçıp giderdik. Hiç pişman olmadım.
Şimdi telefonumda sadece Mario, Dangerous Dave ve Call of Duty yüklü. Ama en son ne zaman oyun oynadın diye sorsanız, hatırlamam. Şimdilerde Mehmet Selim ile oynayabileceğim çocuk oyunları öğreniyorum.
… … …
Pazar notları benim için daldan dala atlayabileceğim yazılar olacak. Belki içlerinden derleyip toparlayıp müstakil olarak devam ettirebileceğim yazılar da çıkabilir. Şimdilik başlayalım bakalım.
…