Tarihin her ânına şahitlik etmiş, tarihle yaşıt bir şehir Kastamonu. Ve bu yaşanmışlığını sokaklarıyla, yapılarıyla açıyor insana. Şehir her adımda daha da derinleşiyor…
Hafızasını kaybetmeyen, kadîm yapılarıyla, kim bilir kaç insanı yorgun omuzlarında taşımış hüzünlü sokaklarıyla, dünyeviliğe direnen bir şehir Kastamonu.
Bu şehrin kılcal damarlarına doğru yol aldığınızda farklı asırları art arda yaşama, adeta zaman tünelinde seyahat etme imkânı yaşıyorsunuz. Bir sokak başında yüz, bir diğer sokağın başında bin sene evvelinde buluveriyorsunuz kendinizi. Bundandır ki Kastamonu, araçla gezilecek bir şehir değil. Adım adım dolaşmalısınız…
Bu kadîm şehrin size kendisini açması için ara sokaklarında dalmalısınız.
Bir şehri tanımanın yolunun, o şehrin suyunu içmekten geçtiğini söylerler. Bir şehrin çeşmesinden su içmeyle başlarmış o şehirle olan hikâyeniz. Ve ait hissetme, benimseme… Kastamonu söz konusu olduğunda ise buna bir de “Kambur Köprü”yü ilâve ederler ve “Nasrullah’ın suyundan içen, Kambur Köprü’den geçen, kolay kolay ayrılamaz bu şehirden,” derler. Elhak, doğrudur! Askerlik için geldiğim Kastamonu’ya öğretmen olarak ikinci bir kez gelmek nasip oldu! Suyundan içtim, köprüsünden geçtim, ne de olsa. Bu şehrin insanı davet eden kadîm sesine ve ahengine meftun oldum, desem, yeridir.
. . . . .
Her şehirde bütün yolların kendisine çıktığı bir yapı vardır. O yapıya varmayan yol, çıkmazdır. Kastamonu’da bütün sokakların, caddelerin düğümlendiği mekân: Nasrullah Camii. Bana kalırsa şehrin kalbi!.. 1506 senesinde Kadı Yakupoğlu Nasrullah tarafından yaptırılan cami, hâlen bütün güzelliğiyle misafir ediyor şehrin sakinlerini…
Nasrullah Camii şehrin kalbiyse, Şeyh Şaban-ı Veli Külliyesi ruhudur…
Kastamonu’da seyahat, şehrin kalbinden rûhuna doğru yapılır.
Nasrullah Camii’nde alınan abdest ile Şeyh Şaban-ı Velî Camii’nde vakit namazı kılınabilir. O denli yakın…
Nasrullah ile Hz. Pir arasındaki yapılar ise “medeniyet” tanımının içini dolduruyor ve hatta taşırıyor!
Bu bir gezi yazısı değil; adım adım gezilmiş ve satır satır notları düşülmüş kâdim ve azîz Kastamonu’yu yazabilme adına girizgâh olsun…