İnsanın kalibresi birlikte iş yapmadan anlaşılamıyor. Yolculuk yapmak falan, geçiniz. Başta kendi koyduğu fiyata işin sonunda rıza göstermeyen, sanki baştaki fiyatı kendisi belirlememiş gibi işin sonunda söz ahlakını çiğneyerek daha fazlasını isteyen insanı ancak iş yapınca tanıyabilir insan. Bunu bir yere bağlamayacağım. Böylece kalsın.
…
Ortalamanın biraz üzerindeki hizmete şükredecek kadar beklentimiz düşükken, bunu bile sağlamanın çok uzağında firmalar var. Pandemi dönemi tedirginliğinin getirdiği “sağlıkla eve geçeyim artık!..” düşüncesi ve yılgınlığıyla hemen her şeye “tamam tamam, olsun, öyle olsun!” desek de işin sonunda sessiz bir memnuniyetsizlik oluyor bize kalan. Ve hep akla gelen: “Bugün ev tadilatına başlasam…”
Eskiler hep der; “iki ev yap, sat, üçüncüye sen taşın,” diye. Tecrübe, omuzda rütbe gibi. Ha, deyince kazanılmıyor.
…
Hayat nasıl geçiyor, diye sorduğumda, teferruatlı bir cevap beklerim. Anlatsın, isterim, geçiştirmesin. Dinleyeyim. Yorum dahi yapmayayım, acı veyahut sevinç yarıştırması, teselli girişimi… Hiçbirine teşebbüs etmeyeyim. Bana susmak ve dinlemek düşsün.
…
Bir çalışma arkadaşım ne güzel söz etti: “Elinden dedikodusunu alsan konuşacak bir cümlesi kalmayacak nice insan var.”
…