Teknolojinin bütün nimetlerini kullanmaya çalışsam da gönlüm kalemden ve kağıttan yana.
Düşünelim… Yaşamımız ebedi değil. Göçüp gideceğiz. Eskiden göçenler arkalarında fotoğraflar ve notlar, günlükler bırakırlarmış. Biz ne bırakacağız ardımızda? Youtube videosu, Twitter ve Facebook iletisi yahut Instagram paylaşımı mı?
Torunlarına TikTok çekimleri bırakacak Berkecan dedelerin devrinde miyiz?
Bir arkadaşım vefat ettikten sonra ailesi bütün sosyal medya hesaplarını, blog sayfasını… Neyi varsa dijital dünyada hepsini kapattılar. Şimdinin dünyasında “sanki hiç yaşamamış gibi…”
Geriye sadece kağıt, kalemle yazdıkları ve ailesiyle paylaştığı fotoğrafları kaldı.
Güzel kalem ve defterleri edinme sürecim böyle başladı. Benden geriye art arda sıralanmış, kağıt üzerinde anlamlarını aramış kelimeler kalabilsin, diye. El yazımla, masa ışığının altında yerlerini bulmuş kelimeler…
Güzel kalemler, güzel kalemliklerde muhafaza edilmeliler. Kalem ve defterlerin yanında kalemlerimi muhafaza edebileceğim kalemlikleri de aradım.
İlk aldığım kalemlik Galen Leather’in deri kalemliğiydi. Tekli iki tane, bir adet de beşli kalemlik. Ürünlerine hayran olduğum bir firma. Sahibi Yusuf Bey’e helal olsun!
Sonrasında ise aradığım kalemliği Amerika’da buldum. Nock Co isimli bir firmanın kalemliği. Kumaş, üçlü kalemlik. Renk renk… Doların henüz altıncı vitese takıp sol şeridi kapatmadığı zamanlarda 20 Dolar’a aldığım, kargo fiyatının göze batmadığı ve en önemlisi ithal ürün gümrük vergisi ödemeden aldığım 9cm x 16cm ebatlarında bir kalemlik.
Türkiye’de halen bulunmuyor bu marka ama benzerleri üretiliyor artık.
Tavsiye ediyorum ama ürün+kargo+gümrük vergisi hesaplanınca almaya da değmiyor. Zamanında alabildiklerimiz yanımıza kâr kaldılar.