Nereye gidersem gideyim çayın, kahvenin ihtiyacını duyuyorum. Evde, iş yerinde ya da doğada… Köydeyken kendimi yaylalara vurduğumda, şehir içerisindeki kaçışlarımda ya da çalışma aralarımda… Muhakkak ya termosa dolduruyor ya da ekipmanlarımı yanıma alarak çayımı, kahvemi demliyorum. Elbette ki en keyiflileri, sırtımı bir ayaca yaslayıp demlediklerim oluyor.
Çay, memleketimizde kahve kadar eski olmamasına rağmen bütün içeceklerin tahtını salladı. “İki çay söylemiştik orda (…)” dedi şair.
Fakat çay, başka günün bahsi olsun.
“Meşrubat-ı umumi içerisinde bir iksir-i âzamdır çay” diyerek çayın hakkını vererek kahve bahsine geçelim.
Beşir Ayvazoğlu’nun “Kahveniz Nasıl Olsun” kitabında kahvenin kültürümüzdeki önemini anlatan epeyce yazı mevcut.
Yaşça büyükler kahvenin bakır cezvede muhakkak kısık ateşte pişmesi gerektiğini söylerler. “Kahve sade, muhabbet koyu olacak,” derler. Biz gençler de o vakitleri görenlerin gözlerinden gelip geçen anıların dinleyicisi oluruz ancak.
Şimdi işler hızlandı. Kimsenin bir işi “yavaş yavaş” yapmaya vakti kalmadı. Basıyoruz düğmesine makinenin, demliyor kahveyi… Türk kahvesi, filtre kahve ya da diğerleri… Halbuki büyükler, “köpük köpük demlenirken kahveler, durup düşünmeye vakti oluyordu insanın,” diyorlardı…
Eski bahisleri bir kenarda bekletelim. Bir diğer yazıda tekrar tekrar değiniriz.
Kahve demlemek için makineler, üçüncü dalga kahve ekipmanları, çözünebilir kahveler vs… Mevzu dallandı budaklandı. Ve çok büyük bir ticari piyasa haline geldi. Kafeler kendilerini her geçen gün yenilemek zorunda kaldı.
Bu yazıda ise çantamıza atıp taşıyabileceğimiz, bir su ısıtıcısı bulabildiğimiz her yerde kahvemizi demleyebileceğimiz yeni aldığım ürünü deneyimleyeceğim. Hario’nun V60 Dripper’ı. Elimdeki kahve presleri kırıldı, makine taşıma imkanım da yok. Mecburen böyle bir ürüne yöneldim.
Daha önce aldığım Hario kahve değirmenini yıllardır kullanıyorum. Termos ve kamp ürünlerinde Stanley benim için neyse, galiba Hario da kahve demlemede o. Ayhan Sicimoğlu gibi söyleyelim: “Hastasıyız!”
Bu ürün için ayrıca bir kahve filtre kağıdına ihtiyaç yok. Filtresi metal, kendisi kalın bir plastikten imal edilmiş. Hemen kırılacak bir şey değil. “Outdoor” aktiviteleri için kullanılabilir. Kırıp döktüğüm french press’lerden sonra bu dripper epeyce kullanılabilir diye düşünüyorum.
Daha yeni elime geçen ürünü okulda deneme imkanım oldu. Robotik kodlama atölyemde bir köşeye kurdum ekipmanı. Su ısıtıcım olmadığı için Nurgaz’ın ocağını kullandım.
Eskilerin bahsettiği “kahveyi kısık ateşte, bakır cezvede pişirmek, ona emek vermek lazım,” dediği bahsi bu ürünle deneyimlemiş oldum. Suyu ısıttım, öğütülmüş kahveyle sıcak suyu buluşturdum ve kahveden damla damla süzülen suyun renk değiştirerek bardakta çoğalmasını izledim. Böyle olduğu için, keyifle içtim, ağır ağır.
[…] yapmak için hemen kolları sıvadı. Odun ateşinde kampburger! Hemen peşinden Hario V60 ile kahveleri […]