Twitter’da linç edilmeyen, itibar suikastına uğramayan kişi, kurum yahut meslek grubu kaldı mı?
Siyasetçiler, sanatçılar, doktorlar, öğretmenler… Daha kimler kimler…
Fakat sabah yerlere serdiğini akşam göklere çıkartabiliyor Twitter ahalisi. Aynı kişiler hatta. Tutarsızlık mı yoksa ilgi çekmeye çalışmak mı? Her koşulda üç beş takipçi gelir diye mi umuyor?
…
Mart ayından bu yana pandemi sürecindeyiz ve okullar tatil. Bakanlığımızın kararı koronavirüsün çığ gibi büyümesinin önüne geçti.
Gelin görün ki daha ilk günden “ama çocuklarımız eğitimden geri mi kalacak!” diyen grupla “öğretmenler okula gitmeden maaş mı alacaklar!” diyen geup birbirleriyle yarıştılar. Taş mı yesin bu öğretmen?
Derken uzaktan eğitim süreci başladı. Muhteşem bir iş! Öğretmen arkadaşlar ciddi bir emek vererek olaya sahip çıktılar.
Fakat biraz soruşturunca öğretmenlerimizin en büyük üzüntülerinin 20-30 kişilik nüfusu olan sınıflardan uzaktan eğitim dersine katılım sağlayan öğrencileri 5-6 kişiyle sınırlı kalması dolayısıyla olduğunu gözlemledim.
Neredeydi evladının eğitimi için can atan veliler?
Elbette ki ders aksatmayan, evini okula dönüştüren öğrencileri ve velilerini tenzih ediyorum. Çok kıymetliler.
Şimdi ise okulların açılıp açılmayacağı, ne zaman ve hangi şartlarla açılacağı konuşuluyor.
Ben öğretmenim.
Okullar açılırsa sevinir, açılmazsa üzülürüm. Hadi açıyoruz, dedikleri gün okul zilini büyük bir keyifle çalarım.
Bunun yanısıra, sağlık her şeyden önemli. Allah korusun, ufak bir ihmal sonucu sınıflarda yayılsa virüs, bu yük hayat boyu nasıl taşınır? Faili belli olmayan yayılım… Herkes vicdani olarak zan altında!
MEB gerekli çalışmaları muhakkak yapacak ve öğrencileri 36 kişilik sınıflara doldurmadan bir çözüm üretecektir.
…
Üzerinde çalışılan, bolca senaryonun üretildiği bir süreç. Herkes fikrini söylüyor, çözüme dönük kendince bir yorum üretiyor. Normal…
Bu noktada olayın öznesi olan öğretmen ve öğrencilerin yorum yapması da en doğal haktır.
Fakat sosyal medyaya bir bakıyoruz, aman Allah’ım!. Okullar açılsın diyen öğretmen linç yiyor. Açılmasın diyen öğretmen de linç ediliyor. Ses çıkarmasa yine linç yer. Yer oğlu yer.
Bir öğretmen şahsi görüşlerini dile getiriyor, “hashtag” kampanyası yapıyor, okullar açılmasın diyor diye koskoca ve dünyanın en kadim mesleği itibar suikastına uğramalı mıdır?
Ve hep şu hadsiz ifadeler: “Yata yata maaş almaya alıştılar!”
Rahatsızız! Fakat yazıyı uzatmayacağım… Biliyorum ki kininiz, nefretiniz herkese ve her şeye karşı. Bizler, sizlere rağmen sizlerin evlatlarını ve sizleri geleceğe hazırlamak için gayret etmeye devam edeceğiz. Ülkemize hizmet ediyor olma sorumluluğuyla!
Zamanında kendi öğretmenlerinizle yaşadığınız problemleri bir meslek grubundan hınç alarak telafi edemezsiniz. Gidin bulun öğretmeninizi, hesabı ona sorun.